SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1902 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

146 - (1902) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي وقتيبة بن سعيد (واللفظ ليحيى) (قال قتيبة: حدثنا. وقال يحيى: أخبرنا جعفر بن سليمان) عن أبي عمران الجوني، عن أبي بكر بن عبدالله بن قيس، عن أبيه، قال: سمعت أبي وهو بحضرة العدو يقول:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إن أبواب الجنة تحت ظلال السيوف) فقام رجل رث الهيئة. فقال: يا أبا موسى! آنت سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول هذا؟ قال: نعم. قال: فرجع إلى أصحابه فقال: أقرأ عليكم السلام. ثم كسر جفن سيفه فألقاه. ثم مشى بسيفه إلى العدو. فضرب به حتى قتل.

 

[ش (بحضرة) هو بفتح الحاء وضمها وكسرها. ثلاث لغات. ويقال أيضا: بحضر.

(تحت ظلال السيوف) قال العلماء: معناه أن الجهاد وحضور معركة القتال طريق إلى الجنة وسبب لدخولها.

(جفن سيفه) هو غمده].

 

{146}

Bize Yahya b .Yahya Et-Temîmî ile Kuteybe b. Saîd rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Kuteybe: Haddesena tâbirini kullandı.) Yahya: Bize Ca'fer b. Süleyman, Ebû Imrân El-Cevnî'den, o da Ebû Bekir b. Abdillâh b. Kays'dan, o da babasından naklen haber verdi., dedi. Babası şöyie demiş: Ben babamı düşman karşısında iken şunu söylerken dinledim: Resûlullah (Sollallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Muhakkak cennet kapıları kılıçların gölgeleri altındadır.» buyurdu. Bunun üzerine pejmurde kılıklı bir adam ayağa kalkarak:

 

  Yâ Ebâ Mûsâ! Bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) söylerken sen mi işittin? Dedi. Ebû Mûsâ :

 

  Evet! Cevabını verdi. Derken arkadaşlarına dönerek :

 

  Sizlere selâm eylerim! Dedi. Sonra kılıcının kınını kırarak attı. Sonra kılıcı ile düşmana yürüyerek öldürülünceye kadar onunla vurdu.

 

 

İzah:

Ebû Mûsâ, râvi Abdullah b. Kays'ın künyesidir. Nevevî'nin beyânına göre ulemâ: «Bu hadîsin mânâsı: cihâd ve harbe iştirak cennete girmenin yolu ve sebebidir.» demişlerdir. Yahud kılıçlar, harbde düşmana yaklaşmaktan kinayedir. Burada hassaten kılıçların zikredilmesi arapların ekseri silâhları kılıç olduğundandır. Yahud hadisden maksad: cihadın neticesi cennettir, demektir. Bu takdirde hadîs bir teşbîh-i beliğ olur.